Captain Fantastic

"He prepared them for everything expect the outside world."

Kaptan Fantastik...



Filmin adını ilk duyduğunuzda;"Bir süper kahraman filmi mi?" sorusu oluşuyor. Aslında filmde hem bir süper kahraman var,hem de yok... Baş rolünde Yüzüklerin Efendisi filminden eski dost Aragorn (Viggo Mortensen) karşımıza çıkıyor. Sistem eleştirisi içerikli bu konuyu bir festival filminde değil de bir Holywood filminde izlemek aslında şaşırtıcı bir olay. Filmde modern çağa alternatif olacak bir yaşam şeklini, seyirciyle buluştururken her iki sistemin de artı ve eksi yanlarını vurguladığını görüyoruz. Ve filmin amacı da toplum-dışı yaşam ile toplum içindeki yaşamın arasında orta yolu bulmak. Bu aşamada çok hoş sahnelerle aşağıdaki konuları ele alıyor filmimiz;

* Hayaller
* Özgürlük
* Tüketim toplumu ile medeniyet arasındaki bağ
* Çocuk Eğitimi 
* Modern çağda dinlerin yozlaşması
* Birey Olma
* Gerçek hayatın dayattığı zorluklar


Artık günümüzde en zor şey çocuk yetiştirmek; yüzyıllardır herkes çocuklarında mükemmel çocuğu yaratmak için uğraşıyor ve hiç kimse bunu başaramıyor. Filmde de mükemmel olarak yetiştirilen Bo "eğer kitaplarda yoksa hiç bir şey bilmiyorum" derken aslında her sistemin kendisini geliştirmesi gerektiğini gösteriyor bize. Ve Bo kendini keşfetmek için kitapların dışına çıkıp, gerçek hayatın içine atlıyor; yüzmeyi bilmeyen bir çocuğun denize atladığı gibi.. Filmdeki güzel ayrıntılardan birisi de her çocuğun dünya üzerinde olmayan, tek isimlere sahip olmaları. İnsanın isminin ona ait olması; toplumdan ayrılıp bireyselliğini kazanması için ilk adımı oluyor.


Filmin en etkin karakteri baba rolündeki Ben 'in çocukları ile kurduğu sevgi bağı, çocuklarının ona sorduğu her soruya en açık şekilde cevap vermesi ve aile içinde yalanı yasaklaması dikkat çeken konulardı. 
Filmi izlerken kendimizi bazen Ben'i eleştirirken bazen de desteklerken buluyoruz bu da bizce filmi daha gerçekçi kılıyor. Büyükbaba karakteri ile Ben arasındaki mücadele gerçek dünya ile hayallerin bir savaşını gösteriyor. Bu savaşı izlerken Ben'e sormak istediğimiz soruları büyükbaba bizim için dile getiriyor. Savaşın en can alıcı yeri de kilise sahnesi; ölümün bir son değil,yeni bir hayatın başlangıcı olduğuna inanan aile, düğüne gelir gibi en güzel kıyafetleri ile geliyor. Küçük kızın taktığı maske de bu dünyadan olmadıklarına bir işaret oluyor. Çünkü Ben'in kurduğu dünya; sporun,felsefenin,müziğin ve matematiğin iç içe geçtiği hayalleri; dünyamızın teknoloji ve digital kirliliğini bize apacık gösteriyor. 


Günümüz "normallerini" yüzümüze vuran, yaşamımızı kendi seçimlerimizle mi yoksa başkalarının bizim adımıza seçtiği şekilde mi yaşadığımızı sorgulatan hayallerle dolu filmi izlerken keyif almanız dileğiyle,
Sevgi&İsmail

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder